1990 yılında kurulduğumuz ilk günden bu yana hem firmamız hem de sektörümüz adına yapılacak çok şey olduğunun bilinciyle, hep ileriye dönük çalıştık ve yeni ürünler, yeni teknolojiler ve yeni çözümler geliştirmeyi önceliklerimiz arasına aldık. Bu çalışmaları yaparken bizi biz yapan değerlerimizden ödün vermedik. Ön üretimli yapılar ve yapı malzemeleri alanında yenilikçi fikirler ve kalıcı değerler üretmeyi ve bu konuda öncü olmayı kendimize şiar edindik.
AR-GE gücüne, insan kaynağı kalitesine, tasarıma, teknolojiye ve sürdürülebilirliğin anahtarı olan inovasyona inandık, yaptığımız yatırımlarla daha modern, daha dayanıklı, daha kısa sürede uygulanan ve daha ekonomik birçok çözümün entegrasyon merkezi haline geldik. Group olarak biz hep daha yeninin ve daha iyi olanın peşinde olmaya devam ediyoruz.
Çevreye duyarlı, doğa koşullarına mükemmel uyum gösteren her biri entegre çözümün bir parçası olan yapıcı fikirlerin merkezi olarak uluslararası standartlarla sağladığımız kalitenin yanında zaman ve maliyet tasarrufuyla da müşteri memnuniyetini sağladık ve dünyanın dört bir yanına ulaştık.
Yaşadığımız büyük depremlerin ardından ön üretimli yapı sektörünün deprem kuşağında bulunan ülkemiz için önemi daha çok ortaya çıktı. Deprem öncesi ve sonrası süreçlerde gerek acil barınma gerekse kalıcı yerleşim konusunda çalışmalarımızı her fırsatta gerek kamu gerekse özel sektör bazında anlatmaya çalıştık. Bu konudaki çözüm önerilerimizi ilgili mercilerle paylaştık.
1992 Erzincan, 1999 Gölcük, 2011 Van, 2020 Elâzığ ve yakın zamanda yaşadığımız 2023 Kahramanmaraş depremlerinde teknik tecrübemiz ve üretim altyapımızla sektörel sorumluluğumuzu yerine getirdik. Sonrasında da Türkiye’yi hafif çelikle tanıştıran firma olarak, hafif çelik yapı sisteminin ve yatay mimarinin birçok gelişmiş ülkede olduğu gibi ülkemizde de kabul görmesi için kamu ve özel kurumlar nezdinde çalışmalar yaptık ve hafif çelik şartnamesinin yazılmasında önemli katkıda bulunduk. Sektöre nitelikli iş gücünün kazandırılması için çalışmalar yaptık ve yapmaktayız.
Dünya genelinde küresel iklim değişikliğiyle birlikte doğal afetlerin sayısı her geçen gün artmakta ve yaşanan felaketler insanların yaşam alanlarına zarar vermekte. Birleşmiş Milletlerin yayımladığı rapora göre, doğal afetler de dahil olmak üzere, dünyada son 20 yılda her sene orta ve büyük ölçekli 350 ila 500 felaket yaşandı. Bu da insanları geleneksel yapılara göre daha dayanıklı çelik evlere yönlendirmekte.
Ayrıca, dünyada çelik yapı sistemlerinin kullanımının ülkelerin gelişmişlik oranlarıyla paralel arttığını görüyoruz. Bu sistemlerin süreçleri önceden belirlenir, büyük bir kısmı kontrollü olarak fabrikada üretilir ve sahadaki uygulama süresi kısalır. Kullanılacak bölgenin iklimine uygun malzeme baştan belirlendiği için her iklim koşulunda rahatça uygulanabilmektedir. Bu yapı sistemi bilinç düzeyi yüksek toplumlarda daha çok tercih ediliyor. Amerika, İngiltere, Kanada, Fransa, Avusturalya’yı bu ülkelere örnek olarak gösterebiliriz.
6 Şubat depreminden sonra acil barınma çözümleri ve depreme dayanıklı yapı sistemleri konusunda farkındalık yaratmak açısından ülke olarak almamız gereken çok yol olduğunu gördük. Biz de gelişmiş ülkelerde olduğu gibi ön üretimli yapı sistemlerinin yaygınlaşması konusunda inovatif çalışmalarımıza daha fazla ağırlık verdik. İzmir Urla’da nezih bir ortamda doğa ile iç içe oluşturduğumuz tasarım ofisimizle acil yerleşim ünitesi ve kalıcı konutlar konusunda yoğun bir inovasyon çalışması içerisindeyiz. Bu merkezde çok yakında ön üretimli yapı sektörünü daha da ileriye taşıyacak inovatif ürün ve çözümler geliştirmenin ve deprem kuşağındaki ülkemize bu yapı sistemlerini anlatmanın gayreti içerisinde olacağız.
Saygı, selam ve sevgi ile...
Orhan Güner / Yönetim Kurulu Başkanı